29 Ekim 2015 Perşembe

Nasıl Pozitif Düşüncelerimizi Koruyabiliriz

  
   Her zaman pozitif olmak için, öncelikle hayatınızdaki negatif alışkanlıklarınızın bir listesini yapın. Örneğin; sigara veya alkol bağımlılığı, çeşitli hastalıklar, hiç geçmeyen baş ağrıları, olumsuz düşünme,  stres, ve bunun gibi. Sizin için hayatınızda olumsuz olarak süregelen ne varsa bunları kendinize itiraf edin. Eğer bu negatif durumların oluşmasında kendinizi suçluyorsanız, bunun için kendinizi bağışlayın. Eğer bu olumsuz durumların yaşamınızı  kötü bir şekilde etkilediğinizi düşünüyor ve başkalarını suçluyorsanız, o kişileri de affetmeye çalışın. Affetmek başta kolay olmayabilir. Bu konuda “Affetmek” konulu blog yazımı okumak size yardımcı olacaktır. Affetmek şifa bulmamız için önümüzdeki engelleri kaldırır.

   Evren bir düzen içinde yaratılmıştır. Biz de bu evrenin bir parçasıyız. Bizim bedenimiz de bu evrende bir yer işgal ediyor. Tanrı’nın yaratıcı gücünün eseriyiz. Eğer Tanrı’nın bizim hayatımızda etkin olmasına izin verirsek, hayatımız daha düzenli bir hale gelecektir.  Biz iman ettikten sonra Tanrı;  bizde etkin olur.  

   Yine kendimden örnek vermek istiyorum. Bazı günler sürekli devam eden migren diyebileceğim baş ağrıları çekiyorum. Bu baş ağrıları gerek işimden kaynaklanan stresten, gerekse olumsuz düşünce ve korkulara yer verdiğim zamanlarda onlara paralel artan bir seviyede şiddetliydi. Öncelikle herkes gibi ağrı kesici ilaçlara yöneliyordum. Şimdi artık eve ağrı kesici bir ilaç almıyorum. Bu verebileceğim küçük bir örnek idi.  Aklımdaki olumsuz düşünceleri bir kenara bıraktım. Eğer bir korkum varsa bunu reddettim. Tanrı sözünde bize binlerce defa korkmamamızı buyuruyor.
Bu her şeyden korkma huyum çocukluktan geliyor. Siz sakın çocuklarınızı korkutarak terbiye vermeyin. 

İnsanın hayatta sağlıklı ve mutlu yaşayabilmesi için beş şart vardır. Bunlara dikkat ederseniz her zaman sağlıklı ve mutlu olabilirsiniz.
Birincisi; Bedeninizin güçlü kalabilmesi için faydalı gıdalarla onu beslemek,  Örneğin sebze, meyva gibi… Yani beslenmemize dikkat etmeliyiz.
İkincisi ; Düzenli olarak günlük ihtiyacımız olan su miktarını yaşımıza ve kilomuza göre kaç bardak suya ihtiyacımız varsa o kadar su içmek, Metabolizmanın düzgün bir şekilde çalışması için bu çok önemli..
Üçüncüsü; Düzenli olarak temiz havada yürüyüş yapmak, hareket etmek. Güneş ışınlarından  faydalanmak.
Dördüncüsü ; İnsanlarla olan ilişkilerimizi canlı tutmak, arkadaş ziyareti yapmak, aile büyüklerini ziyaret etmek ve sevmek, sevdiğimizi onlara göstermek. Sosyal Medya siteleri arkadaş sayısı ekleyebilirsiniz ama onlarla görüşmüyorsanız tam olarak sosyal bir hayatın faydalarını elde edemezsiniz.
Beşincisi; Ruh ve beden sağlığımız için yüreğimizdeki inancımızı güçlendirmeli, Tanrı’yla kişisel bir ilişki kurmalıyız. Kutsal Kitabımızı okumalı, dua etmeli, sessiz zamanlar yapıp , düşüncelerimizi olumlu olan düşüncelerle değiştirmeliyiz .


25 Ekim 2015 Pazar

SEVMEK BİR KARARDIR

  
Tanrı’nın lütfunu kabul ederek güne başlayalım.
Eğer kendimi seversem ne kendime ne de başkalarına asla zarar veremem.  Dünya barışının sırrı sadece sevgide yatıyor. Bir insanın kendini kabullenmesiyle ve sevmesiyle başlar. Kendimi sevmek için mükemmel olmayı beklememe gerek yok. Kendimi şu anda olduğum halimle kabulleniyorum ve seviyorum.
Olumsuz bir düşünce zihnime geldiğinde bunu olumlu olanla değiştiriyorum. Güne nasıl başlarsam, günün sonunda da sevgiyle kalabilirim. Sonra komşumu kendimi sevdiğim gibi sevmeliyim. Her insan kendi davranışlarından sorumludur ve hayatta ne ekerse onu biçer.        
Tanrı’nın korkularımı yenmem için bana yardım etmesini istiyorum .  Olumsuz düşüncelere yer vermiyorum. Kendimi seviyor olmam benim  kendini beğenmiş olduğum anlamına gelmez. Her zaman sevgi ve korku arasında seçim yapma şansına sahibiz. Korkuyla veya nefretle yaşayamayız. Her güne kalbimizi dinleyerek başlayalım . Bedenlerimize iyi bakalım. Ne yediğimize ve ne içtiğimize çok dikkat edelim ve bizim için faydası olmayan yiyecek içeceklerden uzak duralım. Bütün yiyecekler için şükredelim. Kendimizi sağlıklı, mutlu ve mükemmel hissedeceğiz. Uyandığınız zaman Tanrının bu güzel günü bize sağladığı için şükredelim. Onun lütfuyla bizim için hazırladıklarına bakalım. Tanrıya övgü ve şükranla önüne gelelim.
Evren kusursuz bir düzenle yaratılmıştır. Bizim hayatımızın da belli bir düzeni ve amacı vardır. Günde en az  bir kez sessiz bir köşeye çekilip oturup  ve Tanrı’nın sözünü okuyalım.. Dünyada neler olursa olsun; ben sevgide kalmaya karar verdim...

                                                        

12 Ekim 2015 Pazartesi

YALNIZ DEĞİLSİNİZ

  
Bazen düşünüyorum (kötü olan) düşman insanları kullanıp bizi kırmak isteyebilir. Bazen de Tanrı bazı iyi insanları kullanıp bizi teşvik edebilir. Sıkıntılı günlerden geçerken, hep bir teşvik sözüne ihtiyacımız oluyor. En yakınlarımızın veya imanlı kardeşlerimizden gelecek bir teşvik sözüne ihtiyacımız oluyor. Ne var ki her imanlı da bu insanları teşvik etme armağanı yoktur, kendimizde olsa bile. Oysa unutuyoruz, Tanrı’nın her zaman bizimle birlikte olduğunu. Sadece dua etmek, ilk önce dua etmek önceliğimiz olmalıdır.
Zorluklar karşısında bozguna uğradığımızı düşünebiliriz. Davut büyük sıkıntı içindeyken, Tanrısı Rabde güç buldu. Yalnız değildi. Gelen sıkıntıyı aşabilmek için bunu yapabilir miyim diye sordu. Kesinlikle yetişirsin tutsakları kurtarabilirsin diye cevap aldı. (1. Samuel 30 :6-10) 
Siz de yalnız değilsiniz. Sıkıntıya dayanın, kendinizi duaya verin. Size zulmedenler için iyilik dileyin, lanet etmeyin. (Romalılar 12: 12,14 )
 Ülkelerin ve bizim ülkemizin de yüzyıllardır savaş ve kan dökme olaylarının süregelmesinin nedeni bu beddua ve lanet sözleri olabilir.
 insanları lanetlemenin daha kötü sonuçları getirebileceği konusu vardır. Hastalık, ölümler, yıkımlar...
Başaramadıkları zaman dillerinde lanet dolu sözlerle kendi kendilerini lanetlerler “ başaramadım, lanet olsun”. Ona lanet, buna lanet, trafiğe lanet derken bir de bakmışız her bir günümüz karanlığa mahkum oluyor.
Her günü ayrı lanetliyoruz, sonra ertesi gün bir öncekinden daha acı ve gözyaşı döküyoruz. Bu aynı bir göle taş atarsanız size doğru da bir yansımasının geldiğini, bir dalgasının geldiğini görürsünüz. Bunu fark edersek, dileklerimizi ve dualarımızı sevgiden yana olumlu dualar ve sözler söylersek ilerideki günlerde de olumlu gelişmeler yaşayacağımıza inanıyorum. Mutlu bir yarın olsun diye çevremizdekilere ve çocuklarımıza sevmeyi ve sevilmeyi öğretmeliyiz. Yaşadığımız en küçük olumsuzluklarda beddua ve lanet sözlerinden kaçınalım. Dilimize hakim olalım. Söylediğimiz ve yaptığımız her şey için yargı gününde Tanrı’ya hesap vereceğiz.
  Sevgide yaşayan Tanrı da yaşar. Bizi ancak sevgi kurtarabilir. Sevgi dilekleriyle başlayacak her şey ,umut dolu yarınlar, aydınlık yarınlar….

         https://youtu.be/fmZ_FCbDrsA

     

                                






9 Ekim 2015 Cuma

SIKINTI (YOĞUNLUK) ve STRES KAVRAMLARİ



Sıkıntılı günde cesaretini yitirirsen, gücün kıt demektir.” Süleyman’ın Özdeyişleri
Sıkıntı ve stres kavramları birbirlerine çok benzemelerine rağmen aralarında fark vardır. Stres insanın kendine fazla yüklendiği zamanlarda ortaya çıkar. Çıkmaz bir sokakta olmak, geriye dönüşü olmayan bir yolda olmak gibi ve tünelin çıkışını görememek gibi bir durumda olmasıdır.  Bir işe başladığımız zaman başarılı olmadığımız bir anda pes edersek daha kötü sonuçlar karşımıza çıkar. Bu durumda bizi öldürebilecek stres yaratılmaktadır. Sıkıntıdan bahsetmek bu bizim bir seçimimizdir. Spor yaparken ağırlık kaldırır ve antrenman yaparız. İş hayatında ise çok fazla görüşme planlarız ve aynı anda birden fazla işi yapmaya çalışırız. Sıkıntıyı genellikle biz kendimiz yaratırız. Böyle yoğun bir tempoyla çalışmaya hiç gerek yok. Önümüze çok büyük hedefler koyarız ve büyük başarılar elde etmek isteriz. Bunun sonucunda da sıkıntı strese dönüşür. Ama sıkıntıdan kaçmak için arka kapıdan çıkabiliriz.

İyi bir lider olmak için yoğunlukta yaşamayı öğrenmeniz lazım. Birinci guruptaki liderler ileriye bakarlar ve olacakları görmeyi çalışırlar. İkinci guruptaki liderler kaza olduktan sonra tepki gösterirler bunun sonucunda da sıkıntı ve stres yaşarlar.  Birinci guruptaki liderler; diğer insanlar durdukları zaman onlar koşarlar, diğer insanlar eğlendikleri zaman onlar çalışırlar. Onlara sıkıntıda olmak iyi gelir çünkü her zaman üstün bir başarı elde etmek isterler. Lider olarak doğan yoktur. Birçok insanda liderlik potansiyeli vardır. Ama çok az insan bu yoğunlukta yaşamayı seçer. İyi liderler riske girerler ve sıkıntı yaşarlar. Onlar amaçlarını gerçekleştirmek için önlerine çıkacak engelleri ve problemleri çözmeye hazırdırlar. Onlar problemlere duvarlara bakar gibi değil, sadece küçük engellere bakar gibi bakarlar. Onlar için hayat kazanmak istedikleri oyundur.  Sıkıntıyı ise bu sürecin bir parçası olarak görürler. Onlar bilirler ki zorluk aşmadan başarıya ulaşılamaz ve sıkıntı olmadan gelişme de olmaz. “Sevgili Tanrımız bizlere problemleri çözebilecek ve sıkıntıları aşabilecek liderler ver. Bize toplumumuzda ve dünyamızda gerçeğin direkleri gibi cesurca durabilecek yani var olan durumlara karşı cesaretle çıkabilecek önderler ver. Bize gerçekleşebilecek hayallere sahip olan ve sıkıntı, baskı ve yoğunluktan korkmayan liderler ver.”amin.











AFFETMEK

           
“Ruh için zaman kavramı yok. Zamanın ruhunuzda açılan yaraları iyileştireceğini düşünmeyin. Ruhsal yaraları bağışlamak, affetmek iyileştirir. Matta 18:21,22,
Bağışlamak gerçekte yürekten gelmesi lazım. Yeremya 31:34 
Bağışlamak Affetmek; O kişiyi sevmek değil.
O kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
O kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
O kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
O kişiyi kucaklamak değil.
O kişiyi suçsuz bulmak değil.
O kişiyi haklı bulmak değil.
O kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil...
Affetmek; kırgınlığın, küskünlüğün, nefretin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir.
Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.
 Duygusal unutma affetmenin diğer adıdır... 


Affet ve Özgür Bırak.. Affetmek artık kabahatleri anmamaktır.


SIKINTIDA ŞÜKRETMEK

   Sıkıntıda olduğumuz zamanlarda ya da darlıkta olduğumuz da şükredip sevinçle karşılayalım. O zaman Tanrı’nın Ruhu bizimle olacaktır. Tanrı’ya övgü sözleri söyleyin, şükredin. Her zaman ve her durumda, her konudaki isteklerinizi şükredip,dua aracılığıyla Rabbe getirin. O zaman Tanrı’nın her kavrayışı aşan esenliği sizinle olacaktır. Sabah kalktığımda hep şükrederim. Sıkıntılı günler çok yaşadım. Parasal sorunlarım hiç bitmediği zamanlar oldu. Ama sonra şükretmeyi öğrendim. Tanrı zamanla beni bu sorunlarımdan teker teker kurtarmaya başladı. Tanrı’yı övmeye başladım. Kötü zamanlar kapımı çaldığında hep Rabbe sığınırdım. Rab sen büyüksün bir çıkış yolu sağlarsın derdim. Rabbe güvenirdim. İşte o zaman yüreğim huzur dolardı. Biliyordum Rab benimle, beni asla terk etmez. Rab her zaman Kutsal Ruh’uyla bana yol gösterir. Ben çok kararsızımdır. Önemli konularda içimdeki o sese kulak vermeyi öğreniyordum. Yüreğimin derinliklerinden gelen huzur veren o sesi dinlerim. O bana ne yapmam gerektiğini söyler. Hatta kalbimin en çok kırıldığı zamanlarda bile Tanrı’yı suçlamadım. Affedemediğim zamanlar da oldu. Ama affetmeyi de öğreniyordum. Dua ederek bana kötülük edenler için yüksek sesle onları bağışladığımı söyler, onların üzerine bir kötülük gelmemesi için onları bereketlerdim. Çünkü Tanrı benim için en iyisinin ne olacağını biliyordu. Ben bilmiyordum. Ama Tanrı biliyor. Öyleyse geleceğim için endişe etmeme gerek yok. Kaygılanmamalıyım. Ne yiyeceğiniz, ne de içeceğiniz için hiç kaygılanmayın der. Nasıl kuşların yiyeceklerini sağlıyorsa siz onlardan ne kadar değerlisiniz. Tanrı sağlayıcımızdır. Biz O’na aitiz.  Tanrı bir baba şefkatiyle bizimle ilgilenir. Babamı 1998 de kaybettim. Onu kaybettikten sonra Tanrı hayatımda ki bu büyük boşluğu doldurmaya başladı. Artık dualarımda Tanrı’ya Baba diyebiliyordum.  Bunu söylemeye ihtiyacım vardı her zaman. “Ben Baba’dayım, Baba da bendedir.” (Yu 14:11) Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. Tanrı bize kendi esenliğini verdi. Kutsal Ruhun esenliği yüreklerinizde olsun.  Tanrı sizin hayatınıza gireceği zamanı biliyor. Hayatınızda sizin O’na en çok ihtiyacınızın olacağı bir günde kapınızı çalabilir. Düşünüyorum da iman etmeden önceki hayatımda Tanrı bana hep rüyalarımda konuşuyordu. Bana kim olduğuyla ilgili mesajlar gönderiyordu. Nasıl iman ettiğimi ileriki bölümlerde anlatacağım.


   Tapınmamızda müziğin önemi çok büyüktür. Müzik olmadan da tapınılabilir. Tanrı bulunduğumuz yerde övgülerimizin üzerine taht kurar. Avlularına şükranla, övgüyle girin.

8 Ekim 2015 Perşembe

HER DURUMDA ŞÜKRETMEK


   Eski ve yanlış düşünce kalelerini yıkmak; İman yaşantımın ilk yıllarında hala eski yaşantımdan  gelen bazı yanlış düşünce yapılarına sahiptim. Kalıplaşmış düşüncelerdi. Kutsal Ruh bana bunların yanlış olduğunu ve doğrusunu öğretirdi. Biz iman ettiğimiz zaman Kutsal Ruh içimizde yaşamaya başlar. Bu yüzden düşüncelerimize dikkat etmeli, eski yaşantımızdan kalma batıl, ve anlamsız düşüncelere yer vermemeliyiz. Bu aynı bir babanın çocuğuna yanlış ve doğruyu öğretmesi gibidir. Yeni iman ettiğiniz zaman Tanrı’nın bizimle kendi çocuğuyla ilgilendiğini bizimle konuştuğunu, ve bize yol gösterdiğini görürüz. Bu ilişki (Baba & Oğul) siz iman ettiğiniz o anda başlar. İçinize koyduğu Sonsuz Ruhu aracılığıyla sizinle konuşur. Yeni doğmuş bebekler gibi anne sütünü ararız. Kutsal Kitap Tanrı’nın bize verdiği ve onunla ruhta büyüyebileceğimiz süt gibidir. Tanrı bununla bizi Ruhta büyütür. İsa’nın benzerliğinde değiştiriliriz. O’nun gibi sevgi dolu, sabırlı ve şefkatli olmaya başlarız. Kutsal Kitap bunu Kutsal Ruhun armağanları olarak açıklar. Nefretin yerini sevgi, sabırsızlığın yerini sabır, imansızlığın yerini iman alır. Ümitsizliğin yerini ümit  alır.
   Aslında düşünecek olursak; nefret, kin, çekememezlik, kıskançlık, bağışlayamama gibi duygular da günahların meyveleridir.  

Tüm olumsuz düşünceler, kaygılar, korkular, endişeler günahtan kaynaklanır. Korkarız evimize en sağlam kilitleri takar, güvenlik kameraları ile önlemler alırız. Oysa “Korkma! Korkma! diyor Tanrı ben seninle beraberim. Ne yiyeceğimiz ne de giyeceğimiz için kaygılanmalıyız. Hiç bir bebek gördünüz mü bugün ne yiyip ne içeceğim diye kaygılanan. Çünkü çocuklar anne ve babalarının bunları sağlayacağını bilir. Kuşlar da yiyecek için kaygılanmaz Tanrı onların her ihtiyaçlarını karşılar.   
  İnsanların barış içinde yaşamayı öğrenememesi, kendi zenginliklerini, kendi kaynaklarını hiçbir kaynağı olmayanla paylaşmaması. İnsanların sadece kendilerini düşünmesi ,sahip olduklarını olmayanla paylaşmamasıdır. Bunun nedeni. 







Öne Çıkan Yayın

Pozitif Düşünme ile Şifa

      Pozitif düşünmenin  iyileştirici gücü vardır. Bu makalede nasıl sağlığınızı iyileştirmek ve kendinizi iyileştirmek için pozitif düş...