Çoğumuz
hayatımızın bir döneminde anksiyeteyle mücadele ediyoruz ve artan
kaygılarımızla nasıl başa çıkacağımızı bilmek daha da önemli hale geliyor.
İnsanın hayatı Tanrı odaklı olmadığı zaman bütün yaşamı kaygılı, endişeli, korku dolu veya olumsuzluklara odaklı bir yaşam olmaya mahkumdur.
Bilişsel davranışçı terapi ise bu noktada
bize düşünce şeklimizi değiştirerek hislerimizi de şekillendirmeyi öğretiyor.
Günlük hayatta hepimizin anksiyeteyle baş
etmek durumunda kaldığı zamanlar oluyor. En çok da beklentiler,
sorumluluklarımız ve diğer stres kaynakları sosyal kaygıların kucağına
itilmemize yol açıyor. Çoğu kez yaptığımız veya söylediğimiz şeyler üzerinde
gereğinden fazla durup her şeyi kafamızda yeniden canlandırarak keşkelere
boğuluyor, insanların bizim hakkımızda ne düşündüğüyle ilgili olumsuz
senaryolar üretip yaptıklarımızdan, söylediklerimizden pişmanlık duyuyoruz.
Özellikle insanlarla bir araya gelinen sosyal etkinliklerin öncesinde,
sırasında ve hatta sonrasında panik atak krizlerine oldukça sık rastlanıyor.
Hızla çarpan bir kalp, titreyen eller, sık nefes alıp verme gibi anksiyetesi olan
insanların aşina olduğu durumlar yapmamız gereken işlerin gerektirdiği güveni
ne yazık ki kendimizde bulamamıza neden oluyor. Bunların hepsini çözmek için
bir yol var: Olumsuz düşünceleri olumlu
düşünceye çevirmek. Kendimize içsel terapi uygulamak.
Bilişsel davranışçı terapinin mantığı
aslında oldukça basit: Eğer düşünce şeklimizi değiştirebilirsek hislerimizi de
kontrol edebiliriz. Elbette daha iyi hissetmek ve depresyonu önlemek bu kadar
basit olsaydı mental problemlere bu kadar fazla rastlanan bir dünyada yaşıyor
olmazdık. Fakat kaygılarımızı tamamen ortadan kaldıramıyor olsak da önemli ölçüde
azaltmaya yarayan kısa ve uygulanması kolay beyin egzersizleri mevcut. Bu
egzersizler sayesinde beynimizde yarışan düşünceleri sakinleştirmek, sisleri
dağıtmak ve yorgunluğumuzu ortadan kaldırmak mümkün.
“Klinik psikiyatrist David D. Burns
tarafından geliştirilen üçlü sütun tekniğinin yaptığı şey özetle zihnimizin
işleyişini değiştirmek. Bu değişimle içimizdeki kaygılı sesin susturulması
hedefleniyor. Öncelikle kendi hakkımızdaki düşüncelerimizin değişmesi daha
sakin ve daha mutlu bir hayat için atılacak ilk ve en önemli adım.
Endişelerimizden ötürü gerçekleri çarpıtarak olumsuz ve yanlış düşünmemize
neden olan beynimizi yönetebilir ve bu karamsar düşüncelerimizi tespit edip
mantıklı bir şekilde analiz ederek onları daha sağlıklı ve daha doğru
olanlarıyla değiştirebiliriz. Ama önce beynimizin neleri nasıl çarpıttığını
ortaya koyalım ki tüm bu yanlış düşünceleri düzeltmek mümkün olsun."
Şimdiye kadar farkında olmadığınız ama
beyninizin çarpıttığı 10 şey ;
1-Ya hep ya hiç. Unutmayın ki hiçbir şey tam siyah ya da
tam beyaz değil. Grinin bile tonları vardı, hatırladınız mı? Her hatanızda,
başaramadığınız her konuda kötü ve başarısız olduğunuzu düşünmeyi bırakın.
2-Aşırı genellemeler . Olumsuz bir durumu ya da şeyi
genellediğinizde nereye çekerseniz oraya gelir. Örnek: Hiçbir şeyi doğru
yapamıyorum ki zaten.
3-Zihinsel filtre. Bütün iyi şeyleri dışarıda bıraktığınızda
sürekli olumsuzluklara odaklanırsınız. Örnek: Bugün hiçbir şey başaramadım.
4-Olumlu olanı değersizleştirmek. Aslında iyi olan şeylere her “Ama o sayılmaz ki” dediğinizde başarısızlık örüntüsünü daha da genişletmiş oluyorsunuz. Kendinizi küçümsemekten vazgeçin. Örnek: Sunumu atlattım ama bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir sonuçta.
4-Olumlu olanı değersizleştirmek. Aslında iyi olan şeylere her “Ama o sayılmaz ki” dediğinizde başarısızlık örüntüsünü daha da genişletmiş oluyorsunuz. Kendinizi küçümsemekten vazgeçin. Örnek: Sunumu atlattım ama bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir sonuçta.
5-Sonuca odaklı olmak. Küçük olumsuzluklardan büyük sonuçlar
çıkarmayın. Örnek: Benimle dışarı çıkmak istemediğini söyledi. Demek ki ben
sevilecek bir insan değilim.
6-Abartma ya da küçümseme.Kendi hatalarınızı, diğer insanlarınsa
başarılarını ve mutluluğunu büyütürken kendi başarılarınızı ve diğerlerinin
hatalarını küçümsüyorsunuz. Örnek: Sezen harika bir sunum yaptı ama ben
herkesin önünde her şeyi batırdım.
7-Duygular ve düşünceler arasında
dengesizlik. Olumsuz
duygularınızın gerçeği yansıttığına körü körüne inanmayın. Örnek: Utandığımı
hissettim. Demek ki utanç verici şeyler yapıyorum.
8-Kendi kendinize zorunluluklar getirme. Bir şeyleri daha farklı veya daha iyi
yapmadığınız için dövünüp durmayın. Örnek: O toplantıda hiç konuşmamalıydım.
9-Etiketleme. En ufak bir olumsuzlukta kendinize kocaman
bir etiket yapıştırmayın. Örnek: Raporu hazırlamayı unuttum. Tam bir aptalım.
10-Kişiselleştirme. Sizinle alakası dahi olmayan şeyleri
üzerinize alınmayın. Örnek: Parti benim yüzümden kötü geçti.
Yukarıda sayılan çarpıtmaları tarafsız bir şekilde kendinize baktığınızda gözlemliyorsanız bu egzersizini kesinlikle uygulamayı denemelisiniz. Bu egzersizi her gün sadece 5 dakikanızı ayırarak kafanızdan yapabileceğiniz gibi yazarak da çok daha iyi sonuçlar alabilirsiniz.
1-Öncelikle
bir kağıdın üzerinde ya da bilgisayarınızda bir Excel dosyası üzerinde üç sütun
oluşturun. Bunu günün herhangi bir anında ya da kendinizi kötü hissettiğiniz
sırada yapabilirsiniz.
2-İlk
sütuna kendi hakkınızdaki olumsuz düşüncelerinizi yazın. Bu düşünceleri
istediğiniz kadar detaylandırabilirsiniz. Örnek: İş yerinde berbattım. Sunumu
batırdım ve patronum benden nefret ediyor. Büyük ihtimalle kovulacağım.
3-Şimdi
yazdıklarınızı okuyun. Bu satırlarda yazan düşüncelerin arasında beyninizin
çarpıttığı şeyleri bulmaya çalışın ve bunları da ikinci sütuna yazın. Bunlar
bir veya birden fazla olabilir. Örneğin yukarıdaki örnekte
en az dört tane çarpıtma var: genelleme, ya hep ya hiç, zihinsel filtre ve
sonuca odaklı olma.
Bu teknikle düşüncelerinizi yazarken dilediğiniz kadar detay verebilirsiniz. İyi geçen bir günde hiçbir şey yazmayabilirsiniz ya da kötü bir günün ardından üzerinde duracağınız pek çok konu olabilir. Emin olun, bir süre sonra yaptığınız çarpıtmaları daha kolay fark etmeye ve bunları düzeltmeye başlayacaksınız.
SONUÇ ;
Yalnız şunu hatırlayalım ki bizim hayatımızda eğer Tanrı'ya bir yer vermiyorsak, ya da Tanrı'nın kalbimize gelip bizimle yaşamasına izin vermiyorsak, bize sonsuz bir yaşam, sonsuz bir huzur, sonsuz bir esenlik , vermesine izin vermiyorsak, arkadaşlar ne yaparsak yapalım bugün, bütün olumsuz düşüncelerimizi olumlu düşünceye çevirelim,
bütün insanlara iyilikler yapalım, yine de bu şekilde sahip olacağımız huzur geçicidir, arkadaşlar. Tek kalıcı huzur, esenlik, mutluluk, sevgi, sevinç, ve bütün iyi olan her şey
bize göklerdeki Göksel Babamızdan, Tanrı'dan gelir. Tek yapmanız gereken ; Tanrı'ya
yüreğinizi açmak, O'nun gelip sizde yaşamasına ,hayatınızı yönetmesine izin vermektir. İstediğimiz kadar olumlu düşünelim, bir gün olumsuz düşüncelerin saldırısı
na tekrar maruz kalırız. Dünyada yaşamak zordur arkadaşlar, Fakat Tek Tanrımız bu dünyayı yendi. Eğer dünya Tanrı'nın yarattığı şekilde kalmış olsaydı, zaten şimdi bu olumsuz düşüncelerle mücadele ediyor olmazdık. Kaygı ve endişelerle yaşamak zorunda olmazdık. Ne mutludur ki o insan, kaygılarını Rabbe veren, endişelerini Tanrı'yla paylaşan ve sonsuz huzur bulan kişidir. Sizlere esenlik olsun....