Pozitif Düşünce gücüyle hastalıkları yenmek mümkün mü? Bu
konuda internette kısa bir araştırma yaparak, düşünce gücüyle kanseri yenen
birçok kişinin yazılarına ve kitaplarına ulaşabilirsiniz. Benimle aynı
düşünceleri paylaşan bir kişinin kitabını okumanızı tavsiye ederim. Bu kişi
olumlu düşünce gücü ile kanseri yenmiş ve hayatta başarılı olmaya devam eden
bir kişi. Düşünce Gücüyle Tedavi kitabını yazıyor. Bu insan düşünce gücüyle
kanseri yenebiliyorsa başkaları da yenebilir. “Louise Hay” Kitabının ismi ; “
Düşünce Gücüyle Tedavi” .
Bunun yanlış anlaşılmasını istemem. Bu tamamen kişinin kendisini olumlu düşünmeye çaba sarf etmesi ve negatif düşüncelerden kurtulmasıyla mümkündür.
Negatif düşüncelerin hastaların iyileşmesini geciktirdiği bir gerçek, hatta negatif düşünceler başka bir çok hastalığa kapı açar. Aklımıza gelen her düşünceyi tartmak gerekiyor. Negatif bir düşünce mi yoksa pozitif bir düşünce mi? Kötü düşüncelerinizin hepsi negatif olduğu bir gerçek. Ne kadar iyimsersiniz? İyimserlik geliştirmek gerek, Negatif düşünceye sahip kişiler hastalıklarından daha geç iyileşir. Bazen hiç bir iyileşme kaydedilemez. Örneğin bir yakınınızla tartıştınız. Ve onun size söylediği kırıcı sözleri düşünüyor ve üzülüyorsunuz. Bu sizde mutlaka baş ağrısı yapar. Çünkü bu negatif düşüncelere ilk tepkiyi veren beynimiz olur. Bunu bize başağrısı ,stres olarak geri döner. Tam bu zamanda yapılması gereken tek bir şey var. Gidip bir ağrı kesici içmek değil tabii ki. Bu negatif düşüncelerden kurtulmak lazım.
Bu da o kişiyi her hatırladığınızda affetmekle başlar. Şu kişiyi affediyorum ,deyin. O zaman aklımız veya beynimiz vücudumuza olumlu emirler , sinyaller gönderir, sorun yok gibi. Aklımız, bedenimiz ve ruhumuz bir uyum içinde çalışır. Bütün vücudumuza doğru bir şekilde çalışması için sinyaller gönderen beynimiz en hayati organımızdır. Başımızı her zaman korumalıyız. Beynimizin %60 şının suyla çalıştığından ve diğer organlarımızında çalışması için yeterli suya ihtiyacı vardır. Az su içen biriyseniz, beyin bu vücuda giren suyu ilk önce hangi organın ihtiyacı varsa oraya gönderir. İçtiğimiz suyun ilk önce sindirim sistemi tarafından kullanıldığını ve vücuttan atıldığını düşünürsek diğer organlar işlevi yavaşlarlar. Bu da böbreklerin görevini karaciğerin üstlenmesi gibi sorunlara yol açar. Böbrekler yeterli suyun gelmediği zaman zamanla çalışmaz, ve iflas eder. Karaciğer de böbreklerin görevini üstlenince kendi görevini yapamaz. Yediğimiz gıdalardaki vitamin ve mineraller tüm vücudumuzdaki hücrelere içtiğimiz su sayesinde dağılır. Bu da damarlardan ve kaslarımızdan geçerek tüm vücudu etki eder. Peki yeterli su içmediğimizde bu da başka bir sorunu ortaya çıkarır. Kas kramplarının nedeni, vücut diğer organların aktif çalışabilmesi için kaslarında ihtiyacı olan suyu geri çeker. Veya bağırsaklarımızdaki suyu geri çeker. Bu da kabızlık ve diğer hastalıklara kapı açar. Kaslardaki suyu geri çekmesiyle beyine yeterli oksijen de gitmez. Kalp krizleri şeklinde kendini göstermeye başlar. Boşuna dememişler ; Suyun yaşam kaynağı olduğunu.
Bunun yanlış anlaşılmasını istemem. Bu tamamen kişinin kendisini olumlu düşünmeye çaba sarf etmesi ve negatif düşüncelerden kurtulmasıyla mümkündür.
Negatif düşüncelerin hastaların iyileşmesini geciktirdiği bir gerçek, hatta negatif düşünceler başka bir çok hastalığa kapı açar. Aklımıza gelen her düşünceyi tartmak gerekiyor. Negatif bir düşünce mi yoksa pozitif bir düşünce mi? Kötü düşüncelerinizin hepsi negatif olduğu bir gerçek. Ne kadar iyimsersiniz? İyimserlik geliştirmek gerek, Negatif düşünceye sahip kişiler hastalıklarından daha geç iyileşir. Bazen hiç bir iyileşme kaydedilemez. Örneğin bir yakınınızla tartıştınız. Ve onun size söylediği kırıcı sözleri düşünüyor ve üzülüyorsunuz. Bu sizde mutlaka baş ağrısı yapar. Çünkü bu negatif düşüncelere ilk tepkiyi veren beynimiz olur. Bunu bize başağrısı ,stres olarak geri döner. Tam bu zamanda yapılması gereken tek bir şey var. Gidip bir ağrı kesici içmek değil tabii ki. Bu negatif düşüncelerden kurtulmak lazım.
Bu da o kişiyi her hatırladığınızda affetmekle başlar. Şu kişiyi affediyorum ,deyin. O zaman aklımız veya beynimiz vücudumuza olumlu emirler , sinyaller gönderir, sorun yok gibi. Aklımız, bedenimiz ve ruhumuz bir uyum içinde çalışır. Bütün vücudumuza doğru bir şekilde çalışması için sinyaller gönderen beynimiz en hayati organımızdır. Başımızı her zaman korumalıyız. Beynimizin %60 şının suyla çalıştığından ve diğer organlarımızında çalışması için yeterli suya ihtiyacı vardır. Az su içen biriyseniz, beyin bu vücuda giren suyu ilk önce hangi organın ihtiyacı varsa oraya gönderir. İçtiğimiz suyun ilk önce sindirim sistemi tarafından kullanıldığını ve vücuttan atıldığını düşünürsek diğer organlar işlevi yavaşlarlar. Bu da böbreklerin görevini karaciğerin üstlenmesi gibi sorunlara yol açar. Böbrekler yeterli suyun gelmediği zaman zamanla çalışmaz, ve iflas eder. Karaciğer de böbreklerin görevini üstlenince kendi görevini yapamaz. Yediğimiz gıdalardaki vitamin ve mineraller tüm vücudumuzdaki hücrelere içtiğimiz su sayesinde dağılır. Bu da damarlardan ve kaslarımızdan geçerek tüm vücudu etki eder. Peki yeterli su içmediğimizde bu da başka bir sorunu ortaya çıkarır. Kas kramplarının nedeni, vücut diğer organların aktif çalışabilmesi için kaslarında ihtiyacı olan suyu geri çeker. Veya bağırsaklarımızdaki suyu geri çeker. Bu da kabızlık ve diğer hastalıklara kapı açar. Kaslardaki suyu geri çekmesiyle beyine yeterli oksijen de gitmez. Kalp krizleri şeklinde kendini göstermeye başlar. Boşuna dememişler ; Suyun yaşam kaynağı olduğunu.
Yıllarca
kanserle mücadele edip, sonrada kansere yenik düşen arkadaşlarımı düşündükçe bu
konuda araştırma yapmaya başladım. Hayatımda her zaman pozitif düşünce benim en
değer verdiğim bir konu olmuştur. Gerçekten
bir hastalığı pozitif düşünerek yenmek mümkün mü? Sadece olumlu düşünceler
geliştirerek hastalıkları yenmek ve kendimizi iyileştirmek mümkündür. Fakat
dikkat etmeniz gereken bir konu var.
Bazen sadece düşünmek yetmiyor. Düşündüğümüz
olumlu düşünceleri uygulamak gerekiyor. Bir kenarda oturup, ya da yatakta
istediğiniz kadar olumlu düşünün ama bu düşünceleri hayatınıza geçirmezseniz
hepsi boş. Örneğin ; günlük yeterli miktarda su içmek gerektiğini biliyorsunuz.
Ama siz hala bir, iki bardak suyla günü bitiriyorsunuz.
Siz suyun vücudunuz için yaşam kaynağı olduğunu
biliyorsunuz, bunu öğrendiniz. Ama uygulamıyorsunuz. Şimdi bu olumlu
düşünceleriniz de yetersiz kalır.
Kanser
hücreleri vücudunuzdaki sağlıklı hücreleri yok ederek ilerlemeye devam eder.
Peki bununla nasıl savaşmalı? Şimdi olumlu düşünelim. Düşüncelerimizi gözden
geçirelim. Olumlu ve olumsuz düşüncelerimizi birbirinden ayıralım. Olumlu
düşüncelerimizi geliştirelim. Hasta olduğunuzu hissettiğiniz zaman veya bunu
bir şekilde öğrendikten sonra ne yapacağınıza karar vermelisiniz. Tabii ki
tıbbi tedavilere başvurabilirsiniz, dünyadaki
en iyi doktorları bulabilirsiniz. En pahalı ilaçları satın alabilirsiniz. Fakat
umudu satın alamazsınız. Ya da olumlu düşünceleri satın alamazsınız. Eğer her
yolu deneyip hala olumsuz düşünmeye devam ediyorsanız , bu tedavi işe yaramaz.
Peki o zaman bugüne kadar yapmadığınız bir şeye odaklanın. Okuyun, Araştırın,
keşfedin. Kanser hastalığını yenenlerin yaşam hikayelerini okuyun. Siz de
onların tavsiyelerine uyun. Ben sanmıyorum ki bir insan gerçekten bu çağın
hastalığını yendikten sonra yeni bir yaşama başladıktan sonra bu değerli
bilgiyi neden sadece kendine saklasın. Doğru
olduğuna inanıyorum. Eğer doğru bulduğunuz bir bilgiyi hayat kurtaracak bir
bilgiye sahipseniz ve bunu başkalarıyla paylaşmazsanız insanlığa hiç faydalı
bir birey olmazsınız.
İnsan dünyaya bir gaye ile gelir. Doğar ,
büyür ve ölür. Tanrı insanı kendi
suretinde yarattığında onda hiçbir hastalık yoktu. İnsanı kusursuz olarak ,ölümsüz
olarak yaratmıştı.
Ona sonsuz bir yaşam verdi. Dünyadaki diğer bütün
canlılara egemen olsun diye . İnsan
günahın sonucu bu sonsuz yaşamını yitirdi. Ölümlü bir insan, bir varlık oldu.
Günahın sonucu toprak da lanetlendi. Ve onda yaşayanlar diğer canlılar da
ölümlü oldular. Ne var ki Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, hiç kimse
mahvolmasın diye biricik oğlunu verdi. Taa ki ona iman edenlerin hiçbiri
mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun diye , tek oğlu İsa Mesih’i kurban
kuzusu olarak dünyaya gönderdi. Çarmıhta senin ,benim ve bütün insanların günah
yükünü ortadan kaldırıp , şeytanı yendi. Ancak bu bilgiyi duyup Ona iman
edenler sonsuz yaşama kavuşabilir. Bundan nasıl emin olabiliriz, tabii ki ona
iman edenlere Kutsal Ruhunu vereceğini vaat etmesinden. Hangi inançtan olursak
olalım, hepimiz bir gün öleceğiz. Bedenimiz toprak olacak. Neden Tanrı’nın
sonsuz yaşam vaadini duyduktan sonra inanmayalım. Eğer yeri, göğü, evreni
yaratan bir Tanrımız varsa, Vaadini de yerine getireceğine sonsuz inancım var.
Yaşamış olduğumuz her günü başkalarına faydalı olmak için yaşayalım. Unutmayalım
ki Tanrı bizi bir amaç için yarattı…