18 Temmuz 2020 Cumartesi

Bir ressamın yaptığı Tablonun Yorumu

Bir ressamın yaptığı Tablonun Yorumu

        Bir resim eleştirmeni olmak için önce iyi bir Ressam olmak gerekir. Blog yazarı olduğum kadar ayrıca Ressamlık faaliyeti de yapıyorum. Bu benim Mali Müşavirlik mesleğimden sonra geliyor. Yani boş zamanlarımda resim yapıyorum. Ve bunları internette satıyorum.

        Bundan birkaç ay önce Hıristiyan inancıyla ilgili bir resim yapmak istedim. Bu resmin fiyatına da çok yüksek bir değer verdim. Resim bu;

        Bir resime bakış açımız nasıl olmalı? Resime ilk bakanlar hiç düşünmeden fiyanın çok yüksek olduğunu söylediler. Şimdi bu resimin bize ne anlattığına bir bakalım. Eğer bir resmi sadece fiyatıyla değerlendirirsek hata etmiş oluruz.
        Yağlı Boya Tablonun ismi "Çarmıh Yolu" Resimde anlatılmak istenen Mesih İsa çarmıhını yüklenmiş ve ölüme gidiyor. Ama neden? Mesih'in çarmıhta akıtmış olduğu kanı sayesinde ,Tanrı Oğlu İsa Mesih ,Kurtarıcımız benim, senin, bütün ailemizin ve bütün dünyadaki yaşamış ve yaşayacak olan insanların üzerindeki günah yükünü kaldırmak için canını feda etti. Sayısız kez kırbaçlandı. Dövüldü , başına dikenli bir taç takıldı. Herkes onunla Yahudilerin kralı diyerek alay etti. O bizim için tüm bu acılara katlandı. Taaki ona iman eden sonsuz yaşama kavuşsun, Ruhu kurtuluşa ersin, cehennemde ruhu acı çekmesin diye, bu acılara katlandı. Sadece bu da değil bizim bu dünyadaki yaşarken çekmiş olduğumuz hastalıkların acılarına ,yaralarımıza ,kalbimizdeki incinmişliğimize ,bedenimizdeki yaralarımıza şifa olmak için O acı çekti.  Onun yaralarıyla biz şifa bulduk. Doğduğumuzdan beri günahın sonucu ruhta ölü iken şimdi Onun çarmıhta kazanmış olduğu zaferle O'na iman ederek ruhta ölümsüzlüğe kavuştuk. Tanrı nın bize vaat ettiği sonsuz yaşam hediyemiz oldu. Tanrı oğlu çarmıhta ölümü tattı. Fakat ölüm onun sonu değildi. O kutsaldı ve ölümü , şeytanı çarmıhta yendi . Ve üç gün sonra dirildi. Onu tanıyan birçok kişiye göksel bedeni ile göründü. Kutsal Kutsal Kutsal olan gücü her şeye yeten Rab Tanrı övülmeye ve tapılmaya layık olandır. Resimde Kirineli Yusuf'un İsa'nın çarmıhı taşımasına yardım ettiğini görüyoruz. Onun çarmıhı taşıyamadığını görünce orada güçlü bir askerin yardım etmesini istediler. Annesi Meryem de İsa için dua ediyordu. Resmin yukarısına baktığımızda gökyüzünün karanlık olduğunu görüyoruz. Çünkü bu acı dolu bir gündü. Dünyada yaşayan insanların karanlıkta yaşadıklarını tasvir etmek için böyle boyanmıştır. Karanlık gökyüzünde küçük bir parça mavi gökyüzü karanlığı delmeye başlamıştır. Bu Tanrının zaferinin bir işaretidir. İsa için Kutsal Kitapta ve ilahilerimizde "Karanlıkta ışık oldu" "Karanlıkta yürüyen halka büyük bir ışık görünecek" diye başlayan ilahilerimizde bu anı anlatırız. Üç gün boyunca süren karanlıktan sonra gökyüzündeki o karanlık dağılmış ve İsa dirilmiştir. Karanlıkta ışık parlar, karanlık ışığı alt edememiştir. 
         Bir resmin anlattığı bunca anlam varken fiyatının yüksekliği tartışılamaz bir konudur. Aslında bu resmin değeri üzerindeki fiyatından çok daha fazla değerdedir. Ucuza satılması bile Tanrı'ya karşı bir saygısızlık olur.


Ressam : @Ressam.Sengezer   (facebook page)
İnstagram : semra.sengezer
Tablonun Satıldığı yer:  https://www.n11.com/magaza/ressam-sengezer





























10 Mayıs 2020 Pazar

Sabah kahveniz beyninize gerçekten ne yapar


 Sabah kahveniz sizin için iyidir - doğru zamanda içerseniz.

·          

            Kahvede bulunan ana uyarıcı olan kafein, sizi yorgun yapan biyokimyasal adenosini değiştirerek size enerji vermek için kimyasal düzeyde çalışır.
·         Kafeinin metabolizmada bir artış ve fiziksel performans / kas gücünde artış gibi birçok sağlık faydası vardır.
·         Günlük kafein alımınızın en olumlu etkilerini elde etmek için, sabah 10 ile öğlen 12 arasında veya öğleden sonra 2 ile akşam 5 arasında kahve için.

·         Göre Uluslararası Kahve Örgütü (ICO), dünyada günde kahve milyar 1.4 hakkında bardak döküyor. Bu, her sabah Keurig'inize neden bu kadar çok güvendiğinizi veya zaten geç kalsanız bile neden işe giderken Starbucks'ta durduğunuzu açıklayabilir.
·         Sabah kahveniz beyninizi gerçekten nasıl etkiler? En önemlisi, latte-kafein artışınızın sağlığınız için daha iyi olduğu günün belirli zamanları var mı?


Beyniniz kahve üzerinde

Kahvenin ana uyarıcısı olan kafein , size enerji artışı sağlamak için kimyasal düzeyde çalışır. Bununla birlikte, kafein yapısal olarak vücutta doğal olarak yaratılmış, adenosin adı verilen ve sizi yorgun yapan başka bir kimyasal maddeye benzer .
Bazı maddeler doğal nörotransmitterleri taklit eder ve reseptörlerdeki yerlerini alabilir. Örneğin, morfin beyindeki endorfinleriniz (beyniniz tarafından üretilen doğal bir tür 'morfin') anlamına gelen reseptörlere bağlanabilir.
Morfinin endorfin reseptörlerine nasıl bağlandığına benzer şekilde, sabah kahvenizdeki kafein beyninizin adenosin reseptörlerine bağlanır ve biyokimyasalın sizi yormasını önler.
Kafein ayrıca kalp atış hızınızı artıran ve kanın daha hızlı pompalanmasını sağlayan adrenalin kaynağınızı oluşturur. Aynı zamanda kafein, dopaminin sisteminize yeniden emilmesini önler, bu da beyinde daha uzun süre kalmasına izin verir ve daha uzun bir süre boyunca olumlu etkilerini (mutluluk gibi) hissetmenize neden olur.
Dopaminin bu kadar sürmesi, beyni daha çok kafein istemek için tetikleyen
şeydir. Sonuçta, dopaminin kendisi doğal olarak bağımlılık yapmazken , birçok bağımlılıkta büyük bir rol oynamaktadır.

Daha fazla kahve, daha fazla adenozin reseptörü anlamına gelir, bu da daha fazla kahve anlamına gelir ...

Beyin karmaşık ve karmaşık bir sistemdir. Ne kadar çok kahve içerseniz, o kadar fazla adenosin reseptörü oluşur, yani sizi uyandırmak için genç bir yetişkin olarak kahve içmeye başladığınızda olduğundan daha fazla kahve gerekebilir.
40 dakika içinde, vücudunuz daha fazla serotonin üretmeye başlar, bu da omuriliğinizdeki nöron işlevini geliştirir - bu da koordinasyon ve kas gücünün artmasına neden olur.
4 saat sonra metabolizmanız artar, bu yüzden enerjinizi daha hızlı yakarsınız. Vücudunuz bu süre zarfında depolanmış yağları parçalamaya başlar.
6 saat içinde sıvı kahve sisteminizden geçti ve muhtemelen idrara çıkma isteğini hissedeceksiniz, bu süre zarfında tükettiğiniz kafeinin yaklaşık yarısı atılır.
Tabii ki, kafeinli bir şeyle, ılımlılık anahtardır. Aşırı tüketildiğinde kafein kaygı, kalp çarpıntısı ve uyku sorunlarına neden olabilir.
Tüketici Raporlarına göre , günde 400 mg'a kadar kafein (iki ila dört ons onsluk bardağa eşittir) sağlıklı bir diyetin parçası olabilir, ancak günde 600 mg'dan fazla bir şey çok fazladır.


Kahvenin sağlığa faydaları nelerdir?
Size söylenenlere rağmen, günlük kafein alımınızın sizin için iyi olmasının birkaç yolu vardır. Kahve sadece enerji seviyenizi iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda beyninizin optimal seviyelerde çalışmasına neden olarak sizi daha akıllı hale getirir.
Kahvenin diğer bazı sağlık yararları şunlardır:
·         Metabolizmanızı hızlandırma
·         Fiziksel performansınızı artırma
·         Besin alımınızda size yardımcı olur (B2, B3, B5, manganez ve potasyum vitaminleri kahvede bulunur)
·         Tip 2 diyabet geliştirme riskinizi azaltın
·         Depresyon belirtileriyle savaşmaya ve sizi daha mutlu etmeye yardımcı olmak
  • Bir antioksidan kaynağı sağlamak
Kortizol seviyeleri yüksek olduğunda kafein tüketmek sağlık yararlarını azaltır.
Doğal olarak oluşan bir stres hormonu olan kortizol , beynin merkezi kalp pili tarafından düzenlenen çok belirgin bir sirkadiyen ritime sahiptir. Klinik Endokrinoloji ve Metabolizma Dergisi'nde yayınlanan 2009 tarihli bir araştırmaya göre, bu ritmi kesmek metabolik anormalliklere, yorgunluğa ve düşük yaşam kalitesine yol açabilir .
·         Kortizol seviyeleriniz doğal bir zirvede olduğunda kafein tüketmek, kortizol üretiminde parazite ve toleransınızda bir artışa yol açabilir, bu da strese yanıtınızı etkileyebilir ve zaman geçtikçe daha fazla kafeine ihtiyacınız olacaktır.
·         Kahve içmek için en uygun zaman ne zaman?
·         Vücudunuzdaki kortizol seviyeleri, biri sabahın erken saatlerinde olmak üzere günde üç kez doğal bir zirvede. Time Magazine'deki bu makaleye göre , kahve içmek (veya yutmak kafein) için en iyi zaman sabah 10 ile öğlen 12 ve daha sonra yine öğleden sonra 2 ile akşam 5 arasındadır.
·         Bu, beyninizin kafein dalgalanmanızdan en iyi şekilde yararlanmasına izin verecektir, çünkü doğal olarak günde birkaç kez gerçekleşen kortizol salınımı gibi diğer önemli işlevlerin yerini almaz.


Bulaşıcı hastalıklardan, yani mikroplardan nasıl korunulur?


 Bulaşıcı hastalıklardan, yani mikroplardan nasıl korunulur?
Mikroplardan korunmak için aşağıdaki kurallara uymak gerekir:
1. Temizlik: Mikroplar pis yerleri ve pis şeyleri severler. El, ayak, ağız ve vücut temizliği mikroplardan korunmanın en önemli koşuludur.
2. Kaynatma: Su, süt ve diğer gıdalardaki mikroplar kaynatılarak yok edilebilir. Çünkü, mikropların pek çoğu kaynama derecesindeki ısıda yaşayamazlar. Pastörizasyon tekniği de mikropları öldürür.
3. Temiz hava: Havasız evlerde ve odalarda mikroplar daha çok bulunurlar. Odaların havalandırılması mikropları uzaklaştırmak ve üremelerini engellemek için gereklidir.
4. Güneş: Güneş ışınları (ultraviyole ışınlar) mikropları öldürür. O nedenle, atalarımız “güneş girmeyen eve doktor girer” demişlerdir.
5. Sineklerden korunma: Sinekler her şeye konan yaratıklardır. Dışkı dahil en pis yerlere konan sineğin bacakları pislikle ve oradaki mikroplarla bulaşır. Daha sonra besin maddelerine konan sinekler bu mikropları besinler üzerine bırakırlar. Hamamböcekleri de aynı şekilde hastalık bulaştırırlar.
6. Sıhhi hela kullanmak: Helalar mikropların en fazla bulundukları yerlerdir. Özellikle dışkının açıkta bulunması sineklerin bunlara konarak mikrop taşımalarını sağlar. Helaların ya ev içinde ve kanalizasyona bağlı olması ya da sağlık kurallarına uygun olarak çukurlu, çukur ağzının kapalı olması ve su kuyularından en az 15 metre uzakta bulunması gerekir.
7. Suların temiz olması: İçtiğimiz ve kullandığımız sular mikrop taşıyan ve bulaştıran maddelerdir. Su yollarının sağlam olması, boru içine sızıntı olmaması, köy çeşmelerinde kirli çamaşırların yıkanmaması, yalaklardan su kullanılmaması, herkesin aynı kaptan su içmemesi sulardan mikrop bulaşmasını engeller. Ayrıca, suların kaynatılarak içilmesi ya da klorlanması da içindeki mikropları öldürür.
8. Hastalardan sakınma: Bulaşıcı bir hastalığı olan kişiler mikropların kaynağı olduğundan, bu kişiler iyileşinceye kadar ziyaret edilmezlerse iyi olur. Hastalarla sağlam kişilerin temas etmelerini önlemek için bazen, hastaları ayrı odalarda ya da hastanelerde yatırmak gerekebilir.
9. Aşılama: Bir çok hastalık aşılanma yolu ile önlenebilir. Aşılanmış kişiler söz konusu hastalığa karşı vücutlarında özel bir silah (antikor) geliştirirler ve o hastalığın mikrobu ile karşılaşsalar bile hastalanmazlar ya da hastalığı hafif geçirirler. Eğer, toplumun yüzde 95 kadarı bir hastalığa karşı aşılı ise (bağışık ise) o hastalık o toplumda kontrol altına alınabilir. Aşı olmayı reddetmek, söz konusu hastalığın o toplumda yok edilmesini engeller. O halde, aşılanmak, yalnızca kişinin kendisine karşı değil topluma karşı da bir sorumluluğudur.
10. Hekime başvurma: Bir hastalığın kesin tanısını, önemini ve çaresini hekimden başkası tam olarak bilemez. En küçük şikayet bile önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Onun için, bütün şikayetlerde hekime başvurmak gerekir.


16 Şubat 2020 Pazar

Uykusuzluk sorununa bir çözüm daha....

       Kilolu olan kişilerin sorunu olan geceleri rahat uyuyamamak, ya da derin uyuyamamaktır. Bir süredir benim de uykusuzluk çektiğim için bunun sebebini araştırmaya başladım. Dün gece fark ettim. Geceleri soğuk olduğu için yorgan ve battaniye örtünürüm. Tam yatağa uzanıyorum. Bir süre sonra 15-20 dakika sonra başıma kan hücüm ettiğini ve hatta yüzümün şiştiğini fark ettim. Yüzüm kıpkırmızı oldu, kalp atışlarım yükseldi. Yatakta oturdum ve bu durumun normale dönmesini bekledim. Normale dönünce tekrar yatıyordum. Bu böyle tekrarlandı. Tekrar tekrar aynı şeyi yaşadım. Bu böyle olmaz dedim. Bedenimin uykuya ihtiyacı var. Ama uyuyamamamın bir nedeni olmalı. Düşündüm ve üst üste koyduğum yastıkları fark ettim. Bir süre önce yastığım çok alçak olduğu için mide aside genzime yükselerek uykumdan uyandırıyordu. Bu gece yatmadan önce bir şeyler yerseniz olur. Neyse, ben bu yastıklardan bir tanesini kaldırdım. Yastık tek kaldı ve yüksek değildi. Kuş tüyü bir yastık. Sonra tekrar uyumayı denedim. Ve sonuç, 3,4 saat aralıksız uyumuştum. Bundan şunu anlıyoruz.

        Vücudumuz tamamen düz bir şekilde yatmazsak, başımız uzun süre vücut hizamızdan yukarıda kalırsa, kan beynimize yükselemeyeceği için, kalbimiz beynimize kan pompalamaya devam eder. Beynimiz için bu çok önemlidir. Yastığımın yüksek olması başımın çok yukarıda kalmasına neden oluyor. Bu da beynime kan gitmediği için , kalbim daha hızlı çalışarak beynime kanı pompalıyor. Yastık yüksekliği buna neden oluyor.
        Başımız vücudumuzla doğru orantılı yatarsak, daha rahat uykuya dalarız, her şey normal çalışır. Beynimizde kan basıncımız yükselmez. Uykusuzluk sorunumuz böylece çözülür. Sizde bunu deneyerek daha rahat uyuduğunuzu göreceksiniz.

4 Şubat 2020 Salı

Oruç diyeti ve Otofaji (Genç kalmanın Sırrı) , Kim istemez her zaman genç kalmak...


 
     Bugün 4.şubat.2020. Fazla kilo sorunum devam ediyor. Obezite ve bacaklarımda kullandığım ilaçlardan kaynaklanan veya bu hastalıktan nedeniyle egzama yani kaşıntı devam ediyor. Vücudumun artık yeter dediğini hissediyorum. Artık yemek yemeği bırak!. Bırak da vücut kendini onarmaya başlasın. Sağ ve sol karin boşluğuna durup dururken kramplar girmeye başladı. İnsan ne yapacağını şaşırıyor. Bugün aralıklı oruç diyetine başlamaya karar verdim. Bu nedir? Aralıklı oruç diyeti....
     Sabah 10 da kalktım. Geç kalktım. Çünkü geceleri düzenli uyuyamadığım için uykumu tam alamıyordum.Simdi karar verdim . İste yapmam gereken vücudum normal kiloya dönünceye kadar oruç tutmak. Bunlara hep kendim düşünerek karar verdim. Daha once içtiğim insulin direnci için olan ilacı bıraktım. Çünkü son kan testimde , normal gözüküyordu. Vücudumun ihtiyacı olan bir süre oruç tutmak dı. Bu kararıma , youtube videolarında bir profesörün oruç hakkındaki bilimsel konuşmaları da etkin oldu. Eğer yaptığımız bir sistem islemiyorsa , size beklentilerinizi karşılamıyorsa o zaman bu sistemi değiştirmek lazim. Bu o kadar kesin bir şey ki, hayatımda her zaman bir ilke olarak bu cümleyi kullanırım. Yaptığım bir diyet, planladığın bir tasarı, kurmuş olduğum bir sistem islemiyorsa tek yapman gereken onu değiştirmektir. Yani eski yaptıklarım ise yaramıyor demektir. Bunu sürdürmenin bir anlamı yok!!!...Anında eski sisteme bir son verip , yeni bir plan yapılmalı.....
     O zaman bunu yaptığınız da tek yapilacak ikinci şey; farklı uyguladığımız sistemin işleyişinde bir sorun varmı ? Bize bir zararı varmı ? Bir sonuç elde ediyormuyum diye kontrol etmektir. Deneme yanılma yöntemi yani!!!...
Bugün sabah uyandığım dan itibaren öğleden sonra saat üçe kadar şekersiz çay, kahve ve su dan başka bir şey içmedim. Ve yemedim. Saat üçte , sabah kahvaltısını yaptım. Ne yemek isterseniz yiyebilirsiniz, sadece yuksek kalorili olmiyacak. Ben 2 dilim kepekli ekmek az tereyağlı, salatalik, domates, zeytin, peynir ve şekersiz cay içtim. Aslında midemin küçülmeye başladığını hissediyordum. Sonra yeme isteği gidince , ara verdim. Akşam 6:30 da bir küçük elma ve iki küçük portakal yedim. Saat 7 olduğunda ise küçük bir kase mercimek çorbası, ve küçük bir tabak tavuklu sebze yemeği yedim. Tam doyduğumu hissettim. Gece 12 de uyudum. Ertesi gun ayni şekilde gündüz saat 3 e kadar oruca devam. Su istediğim kadar içtim. Ayni yemek saatlerine dikkat edecektim. Sonuca baktigim zaman kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. O zaman bu sisteme devam edecektim. İki hafta bu aralıklı oruç diyetini sürdürmeye karar verdim. Olumlu sonuç alırsam bunu blog sayfamda sizlerle bunu paylaşacağım. Sonuç olumsuz olursa yinede paylaşacağım. Çünkü bana faydası olacağını umuyorum. Denemekten asla vazgeçmem.

     Aralıklı Oruç diyetinin amacı 14 saatlik bir oruçtan sonra vücudumuzda olmaya başlayan değişiklikler başlıyor. Beynimiz bu 14 saatlik oruçtan sonra özel bir hormone salgılıyor. Bu salgıladığı hormon vücudumuzdaki bütün hasarları hatta DNS mızdaki bütün hasarları onarmaya başlıyor. Vücudumuzdaki her ne hastalık olursa olsun, bu oruç sırasında sağlıklı hücreler hastalıklı hücreleri yiyerek onları yok ediyor. Profesörlerin açıkladığı bu hormon aslında gençlik hormonudur. Bu aralıklı oruç sayesinde vücudumuzda kullandığımız ilaçların yan etkilerinden de özgür oluyorsunuz. Obezite, insulin direnci, kanser gibi daha birçok hastalığı bu sayede iyileştiğini göreceksiniz. Vücudun yağ yakımı başlıyor. Bugün bu orucun ikinci günündeyim. Daha önce kullandığım insulin direnci ilacını kullanmayı bıraktım. Bu oruç sayesinde 3 saatlık oruçtan sonra bu sorun da ortadan kalkıyor. Sürekli yemek yeme isteği gelmiyor. Bir de bugün fark ettim, Kronik başağrılarımda olmadı.


     Size kısaca yeni araştırmaya başladığım Oruç ve Otofaji

hakkında da bilgi vermek istiyorum. Biliyorum bu kelimeyi daha önce hiç duymadınız. Ben de yeni öğrendim. Anlamı 4 günlük bir oruçtan sonra vücudumuzun bağışıklık sistemini resetlemiş oluyoruz. Bu nasıl mümkün olabilir. Bu oruç sırasında su içmeyi ve kalorisiz sıvı alımını bırakmıyoruz. Vücudumuzu susuz bırakmamalıyız. Bu önemli…. Bu 4 günün sonunda artık vucudumuzun bağışıklık sistemi resetlenir. Bunun anlamı , DNA  mızda bulunan gençlik genini active etmiş oluruz.  Bu da demektir ki; eğer yetişkin bir insan bu 4 günlük Otofaji orucunu tutarsa belki altı ayda bir veya yılda bir tutarsa , kişi 80-90 yaşına geldiğinde bile kendini genç ve sağlıklı hissedecektir. Dört gün boyunca ,kalori alımı olmayacak, yemek yenmeyecek. Su , çay ve kahve şekersiz olarak içilebilir. Süt veya diğer meyva suları da içilmeyecek. Bunu denemek için sabırsızlanıyorum. Genç kalmanın Sırrı olabilir... 
     Ama önce Aralıklı Oruç diyetimi sürdürmeliyim. Vücudum uzun süre oruç tutmaya alışmalı. Bugün ikinci gün oldu hala yazmaya devam ediyorum.
      İki hafta sonra görüşmek üzere.... simdilik hoşçakalın ....









      

21 Aralık 2019 Cumartesi

Kablosuz internet sağlayan modemlerden wifi ile gelen Elektro Manyetik Dalgaların sağlığımıza verdiği zararlar; Obezite, Karaciğer bozuklukları, Metabolizma bozuklukları ve Nörolojik bozukluklar, yorgunluk sendromu, uykusuzluk Teorimim


           Kablosuz internet sağlayan modemlerin hayatımıza girdiği yıllar olan
2000 li yıllardan beri çağın hastalığı konumunu alan Obezite hastalığı ve kanser hastalıklarının başlangıcı varsayımına dayanarak bu teorimi oluşturdum. Kendi hayatım üzerinde de bu varsayımın kanıtlandığı ve bu teorimin de aynı zamanda kanıtlandığı anlamına gelmektedir.
          Kendi hayatımda ofisimi açtığım yıllar olan 2001 yılından itibaren piyasalarda kullanılmaya ve satılmaya başlayan kablosuz internet sağlayan modemlerin zararlarını kavramaya çalışalım. 2001 yılından öncede ülkemizde internet vardı. Ancak tüm işyerlerinde ve evlerde çevirmeli bağlantılar, kablolu İnternet bağlantıları kullanılıyordu. Tam olarak hatırladığım kadarıyla 2000’li yıllardan itibaren kablosuz modemler, çok kullanıcılı modemler satılmaya başladı. İnternet çağına girdiğimiz o yıllardan itibaren, teknolojinin getirdiği bir takım zararları görmezden gelemeyeceğim. Ve tüm insanları bu konuda uyarmayı da bir borç bilirim. Kendi ofisimde hemen masa üstüne kurduğum kablosuz modemimi hatırlıyorum. Ayrıca kablosuz telefonum vardı. Kablosuz modemin yaymış olduğu elektro manyetik dalgalar olduğunu yıllar sonra çeşitli hastalıklara yakalandıktan sonra öğrenmeye başladım. Okumayı ve araştırmayı seven bir insan olarak her konuda öğrenmeye ve kişileri uyarmaya odaklı biriyim. Kendimde zararlarını gördüğüm, hayatımda kanıtlanmış bazı olaylar oldu. Yaşadığım ve maruz kaldığım rahatsızlıkların tek nedeni olan bu elektro manyetik dalgaların radyasyon yayıcı etkilerini bugünlerde keşfettim. Yıl; 2019, ay aralık.
          Genellikle ofis çalışanlarının kilo problemine kolay yakalandığını söylerler. Çünkü oturarak çalışan birisi fazla aktif olmadığı için eğer spor yapmıyorsa kilo problemi yaşayacağı söylenir. Kilo alsa bile eskiden kolaylıkla bu fazla kilolar vücuttan atılabiliyordu. Kablosuz internet dünyada yayılmadan önce de ofis çalışanları vardı. Ama obezite gibi bir problem yoktu.
Hangi tarihten itibaren bu obezite gibi hastalıklar dünyada yayılmaya ve görülmeye başladı? Hiç düşündünüz mü?
Geçtiğimiz yüzyıllarda da ofis çalışanları vardı bu dünyada. Ama ofislerde bulunmayan tek şey internet sağlayan modemlerdi. O zamanlar cep telefonları da yoktu. Kablosuz telefonlar da yoktu. Hatta mikro dalga fırınlar ve Wifi ile çalışan Led Televizyonlar da yoktu. Şimdi bakıyorum Amerika da olsun İngiltere de olsun hemen hemen her ülkede kablosuz internet kullanımı çoğalmaya başladığı yıllar 2000 li yıllardır. Belki bazı ülkelerde daha eski yıllarda da vardı. Gelişmiş ülkelerde Obezitenin görülmeye başladığı yıllarda diyebiliriz.
          Kablosuz interneti ofisler genellikle bir modem üzerinden wifi aracılığı ile sekiz, on hatta daha fazla bilgisayarın bağlandığı ortamlar oluşturmaktadırlar. Bu durumda işletmeler, ve büyük şirketler insan sağlığını hiçe sayıp veya bunun zararlarını bilemediklerinden bunu kullanmaktadırlar. Bu kablosuz internetin wifi aracılığıyla her yerde kullanılmasının zararlarını gören ve bunun bilincine ulaşan toplumlar yaratırsak o zaman çağın hastalıklarının azaldığını hatta belki bir gün obezite gibi bir hastalığında önüne geçmiş oluruz.

          1-Nasıl obeziteye yakalanırız.;  
Kablosuz internet sağlayan modemlerden yayılan wifi sinyalleri, elektro manyetik dalgalara, bu cihazlar yaşadığımız ev ve işyerinde ise en çok bizim bedenlerimiz maruz kalır. Örneğin, evinizde veya işyerinizde laptop, tablet, cep telefonu ve kablosuz internet modem kullanıyorsanız,
Bu cihazın bulunduğu yükseklik ve genişlik seviyesinde 150 metreye kadar bir alan bu elektro manyetik dalgalardan etkilenir. Neden böyle düşünüyorum.
İnsan vücudunun % 70 i sudan ibaret ise ve radyasyonun su ile etkileşimi daha hızlı olduğuna göre , insanları etkilemesi normaldir. İnsan vücudunun içindeki bu %70 oranındaki su miktarı aktif bir şekilde değişir, ve tüm hücrelerimize ve organlarımıza 
kadar gider. Radyasyon ilk olarak sular aracılığı ile dünyaya zarar vermişti. Arkasından topraklar , topraktaki küçük canlılar , hava ve insanlar olumsuz etkilendi.
Modeminiz açık olarak boş bir odada bile kalması gece odanızda uykusuzluk verir. Bu elektro manyetik dalgalar direkt insan vücuduna verdiği zarar; metabolik bozukluklarla başlar, uykusuzluk buna eklenir. Eğer ailenizde çocuklar, bebekler ve yaşlılar varsa en çok onlar etkilenir. Nörolojik rahatsızlıklar, uykusuzluk, halisülasyon, yorgunluk sendromu, kronik baş ağrıları meydana gelir. Hatırlıyorum; annemin yaşı ilerledikçe son 5-10 içerisinde nörolojik rahatsızlıkları ve uykusuzluk sorunları artmıştı. Annemin sorunlarının kaynağı da bu elektro manyetik dalgalar olabilirdi.
Kablosuz internet modemim ofis masasının önündeki sehpanın ve masanın üzerinde iken bu konumda 19 yıldan fazla çalıştım. On dokuz yıldır bir kilo problemim vardı. Tam bir yıldır obezite ile mücadele ediyorum. Uykusuzluk yaşadım. Modem sehpanın üzerinde iken masanın altında bulunan modeme yakın duran bacaklarımda radyasyon yanıklarına benzeyen kızarıklıklar oluşmaya başladı. Bu rahatsızlık modemi sehpanın üzerine yani kendime yakın bir yere koymaya başladıktan sonra başladı. Arkasından geceleri uykusuzluklar başladı. Ne kadar sağlıklı beslenirseniz beslenin hatta, istediğiniz ilaçları kullanın bu sorunu yok edemediğimi fark ettim. Metabolizma uzmanı doktorum verdiği ilaçlar başkalarının kilo verdiğini ve benim neden veremediğimi anlayamadı. Çok düşündüm. Ve sonunda test etmeye karar verdim.
          2- Kurtulmak için ne yapılabilir?
Teorim doğruysa eğer bütün bedenimdeki rahatsızlıkların son bulacağına eminim. İlk olarak geceleri kablosuz internet modemi kapatarak uyumaya başladık. Bunu bir aydır yapıyoruz. Sonuç ; uyku düzenim bir aydır normale döndü. Sekiz saat uyanmadan uyuyabiliyorum.
İkinci olarak kablosuz internetten açıkken kullandığım wifi ağını Laptoptan ve cep telefonlarından ve Televizyondan kapattık. Laptop bilgisayarıma ve masa üstü bilgisayarıma kablolu bağlantı döşettik. Evde cihazlarda wifi kapalı konumda olursa 150 metrelik alandan elektro manyetik dalgaların bizim evde dolaşmasını engelledik. Eğer herkes bunu sağlarsa apartmanda oturan aileler daha sağlıklı bir ortama kavuşur. Eğer her ev bunu kendi evinde sağlarsa başka evlerdeki insanlara da bu manyetik dalgalar ulaşamaz. Çünkü kapalı alanda bu dalgalar beton duvarı geçemez. Ama geçebildiğini görüyoruz , çünkü komşunun wifi sinyali ile internete bağlanan evler vardır.
1- Sonra evin içinde dikkat etmeniz gereken, kablosuz internet modeminizi sürekli oturduğunuz, uyuduğunuz ve yaşadığınız ortamdan uzak ve en yüksek bir konuma yerleştirmek. Ev bilgisayarlarınıza bu modemle kablolu bağlantı oluşturun. Gece uyumadan önce modeminizi kapatmayı unutmayın. Kendi evimde de bu kablosuz modemi bu hafta içinde ofis odasından uzaklaştırmak olacak. Masa üzerinde bile olması belimizin üst tarafında bulunan organlarımıza zarar verir. Karaciğer görevini yapamadığı zaman yağ yakamaz. Sindirim sistemimiz tembelleşir. Sindiremediğimiz zaman da kilo alırız. Kilo istesek de veremeyiz. İlaçların bile buna faydası olmaz. Modemin yanınızda masa üzerinde bulunması çalışırken uyuklamanıza neden olur. Evinizin kapı girişindeki ayakkabılığın en üst rafı olabilir. Böylece insan vücudunun seviyesinden yukarıda olacağından çalışırken daha az zarar görürsünüz.
2- Wifi ile çalışan tüm elektrikli ev aletleri ; Bebek telsizleri, wifi ile çalışan her şey.  ZARARLIDIR.
3- Belki de kanserin de sebebi bu olabilir. Aynı çağlarda ortaya çıkan hastalıklar.
4-Her çıkan teknoloji insan sağlığına faydalı olmayabilir. Çocuklarımızın ellerinde küçük büyük wifi ile çalışan tabletler varsa bunu data hattına çevirin. Cep telefonlarındaki interneti wifi ile kullanmayın! Mecbur kalmadıktan sonra kullanmayın. 4,5G teknolojisini daha az kullanın cep telefonlarında saat başı bildirimleri kontrol etmek yeter. Cep telefonunu kullanırken daha az konuşun, birkaç dakikadan fazla konuşmayın.

Sonuç; Daha sağlıklı bireyler yetiştirmek, sevdiklerimizi ve kendimizi
Her türlü zararlı etkilerden korumak, enerji tasarrufu etmek sağlığımızı büyük ölçüde etkileyecektir. Bu şekilde hayatın bize getirdiği teknolojik kolaylıklardan daha az zararla faydalanmak daha akıllıca olur. Teknolojiyi seven biri olarak halen bu hastalıklarla mücadele eden birisi iseniz tavsiyelerime kulak verin. Ben şimdiden faydalarını görmeye başladım. Geceleri uykusuzluk yaşamıyorum. Bacaklarımdaki alerjik kaşıntılar azaldı. Radyasyondan kaynaklanan yanık lekeleri zamanla azalacak. Dokular kendini yenileyecektir. Ofisimde çalışırken uyuklamıyorum. Zihnim açık ve iyi, olumlu düşünebiliyorum.









                                                                            
                                      



12 Aralık 2019 Perşembe

Hayatımızda sıkıntılarla ve sorunlarla nasıl başetmeliyiz.


        Hayatımızda olumlu düşünmediğimiz zaman, her şey otomatik programlanmış gibi ters gitmeye, sorunlar çıkmaya başlar. Bunun anlamı hayatımızda pozitif kararlar almadığımız sürece her türlü sorunla baş etmeye hazır olmalıyız. Ne gibi derseniz, bunlar hastalıklar, ekonomik krizler, mali borçlar veya kendimizle ilgili;
başarısızlıklar ortaya çıkmaya başlar.
       
       Eğer Tanrı’yı tanımıyorsak ve hayatımızda bir yeri yoksa bu nedenle Tanrı bizim ilgimizi çekmek için bizim hayatımızda sıkıntılarla bizleri dener. Biz hayatımızdaki sorunlar ve sıkıntılardan kurtulmak için genellikle Tanrı hariç kendi çabalarımızla bu sorunlardan kurtulmaya çalışırız. Mesela; bir para veya borç sorunumuz olduğu zaman, ilk yaptığımız şey nedir? Gidip, en yakınlarımızdan borç istemek olmazmı. Borç ödemek bir süreçtir.
Taksitle ödenir, gider. Bu zaman zarfında tutumlu olmayı, tasarruf etmeyi,
dikkatli harcamayı, en önemlisi de Tanrı'ya güvenmeyi öğreniriz.
Bir borcu başka bir borçla kapatmaya çalışırız. Bunu bazen hiç düşünmeden korkuyla yaparız. Yanlış yaptığımız şey de; bir sorunla karşılaştığımız zaman ilk önce Tanrı’ya sığınmamak ve O’ndan yardım istememektir. Ben hallederim veya ailem yardım eder diye düşünürüz. Ailemiz bir yere kadar yanımızdadır. Onlar bizim yaşımız ilerledikçe her zaman yanımızda olamazlar. Tabii ki aileniz sizin yanınızda is eve size destek olurlarsa bu sorunu çözebilirsiniz. Bir çoğumuz bu kadar şanslı değildir. Eğer bize yardımcı olacak kimsemiz yoksa ne yapacağız.
Bunu hiç bir zaman unutmamalıyız. Tanrı sevgidir. Ve bizi çok seviyor.
Tanrı bize her zaman daha fazlasını vermek ister. Fakat önce paranın değerini anlamamızı sağlar. Maddi sorunlar yaşamamak için hayatta neler yapabileceğimizi bize öğretir. Dürüst bir şekilde yaşamamızı ister.
Doğruluk içinde yaşarken birgün bunun mükafatını alacağımızı bilerek seçimlerimizi ona göre yapmalıyız.
          Hayatınızda Tanrı yoksa o zaman herşey karman çorman, dağınık, tek düze, umutsuz, karamsar, endişeli, güvensiz, olumsuz düşünen, doğru adım atmaktan korkan, korkak, zayıf, cılız,  çirkin hisseden insanlar oluruz. Siz ne kadar kendi doğrularınızla yaşamaya çalışırsanız
çalışın etrafınızdaki her şey ters gider. Neden, böyle diye oturup düşünürsünüz. Siz kendi sorunlarınız veya ailenizin sorunları içinde yaşam mücadelesi vermeye devam ederken, Tanrı ise sizin O’na yönelmenizi, O’na dönmenizi, dua edip O’ndan yardım istemenizi özlemle bekler. Hatta günahlarınızdan tövbe edip, affedilmeyi istemenizi bekler. Tanrı sabırlıdır. İnsan günahlı olsada, hala günah işlemeye devam etse de ondan ümidini kesmez. İnsana hayatında her zaman bir şans verir.
          Siz kendi hayatınıza bakıp, hangi sorunlarla boğuştuğunuzu, hangi hastalıklarla uğraştığınızı düşünmeye başlayın. Belki de hiç bir sorununuz yok, paranız var, eviniz, arabanız da var. Ama sağlığınız yok.
Veya onca zenginliğinizin içinde hayatınızda ve yüreğinizde bir esenliğiniz yok. Sevgiden uzak bir yaşam sürmektesiniz. Mutlu değilsiniz. Çünkü mutluluğu ve huzuru dünyasal eşyalarda ve maddiyatta aradınız. Bir arabaya ihtiyacınız varsa o zaman bir araba alın. Aldığınız araba evinizin garajınızda dursun. Yüreğinize park etmeyin. Çünkü dünyasal zevkler geçicidir. Ertesi günü bir kaza yapar bu aracı kaybettiğinizde kalbiniz kırılmasın. Yani mutlu olmak için bir şeyler satın almayın. Çünkü onu kaybettiğiniz zaman üzülürsünüz.
          Hayatınızda , yüreğinizde her zaman Tanrıya bir yer verin. Güne ilk başladığınız zaman ilk dakikaları ve saati Tanrıyla zaman geçirmeye ayırın. Sahip olduklarınız için şükredin. Hayatınızda şükrederek mutlu olacaksınız.
Her gün hayatınızda Tanrı’ya şükredecek bir şey mutlaka vardır.
          Duam şu ki; Esenlik kaynağı olan Tanrı , O’nu aradığınızda sizin
her ihtiyacınızı karşılasın, aradığınız esenliği versin. Huzur arıyorsanız huzur, sevgi arıyorsanız sevgi versin. Tanrı’nın her şeye gücü yeter. Amin.
                                                          %













  

Öne Çıkan Yayın

Pozitif Düşünme ile Şifa

      Pozitif düşünmenin  iyileştirici gücü vardır. Bu makalede nasıl sağlığınızı iyileştirmek ve kendinizi iyileştirmek için pozitif düş...