Gerçek şu ki; pozitif düşünceleriniz olduğu zaman bilincinizi
kullanıyorsunuzdur. Bir de bilinçaltımız var. Bilinç ve Bilinçaltı arasındaki
güce baktığımız zaman , bilinçaltı bilinçten milyon kat daha güçlüdür. Bizim
biyolojimizi % 99 oranında bilinçaltımız
yönetir. Bilinçaltı kötü veya iyi değildir. O bir teyp gibidir. (kaydeder ve
çalar) Bu teypi değiştiremezsiniz. Ona istediğinizi söyleyin yine aynı şeyi
çalar. Fakat Bu teyibe koyduğunuz kaseti değiştirebilirsiniz. Bu ne demek? Kasetten kastettiğimiz
bilinçaltımızın kabul edip uygulamasını istediğimiz olumlamalarımızdır. Daha önceden bizler yıllarca edindiğimiz
negatif düşünce kalıplarının olumlu düşüncelerle değiştirilmesi ile olur.
Çeşitli olumlamalara örnek ;
1- Tüm arzularımı gerçekleştirmek için yeteri kadar
zamanım, enerjim ve param var.
2- Sağlık, zenginlik ve mutluluk hayatımı sürekli
olarak renklendirir.
3- Yüce Tanrıya güveniyorum.
4-Ben her bakımdan zengin ve başarılı biriyim.
5- Sağlığım her açıdan mükemmel.
6- Ben yetenekli, yaratıcı bir insanım.
7- Doğru zamanda doğru yerdeyim ve doğru zamanda
doğru kişiyle karşılaşırım.
8-Bildiklerimi başkaları ile paylaştığımda huzurlu
ve sakinim.
9- Bu zengin bir evren ve onda hepimiz için her şey
var.
10-Sonsuz
zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyor.
Bilinçaltında sahip olduğumuz
programlar ,işte çoğumuzun karşılaştığı problemlerin kaynağı budur. Pozitif
düşünce ; farkındalıklı bilinçten gelir ve yaratıcı düşüncedir.
Sağlıklı olmak , güzel ilişkiler
kurmak gibi düşüncelerim var ve pozitif düşünmeye çalışıyorum. Aynı anda
bilinçaltına önceden kaydedilmiş bazı negatif düşünceler “Düşündüğün kadar
sağlıklı değilsin, o güzel ilişkileri kuracak kadar iyi bir insan değilsin,”
diyor. O zaman pozitif düşüncelerimiz
zıt yöndeki bilinçaltımızdaki düşüncelerle yarıştırılıyor. Yani birisi çok
zayıf bir işlemci , diğeri milyon kat güçlü çalışan bir işlemci. Bu meydan
okumayı tabii ki bilinçaltı kazanacak.
O zaman bilinçaltı programınızı ve
hayatınızı değiştirebilirsiniz.
Bilinçaltı inanışlarımız sağlığımızı nasıl etkiler. Kendi değerimizi
düşürmeye, becerilerimizi azaltmaya öyle programlanmışızdır ki . Kendimizi
kurban, aciz biyolojik birimler olarak görürüz.
Sanki bakterilerin bizi yemesi için gelişip büyümüşüz gibi şeyler…
Bu
tamamen gerçek dışı…
Yani
buradan başlamalıyız ve kim olduğumuza dair inanışlarımızı değiştirmeliyiz.
Bizler
son derece güçlü insanlarız. Sıcak kömür üzerinde yürüyebilirsiniz. Yani ateşte
yürüyebilir, zehir içebilir, binlerce kilo ağırlığı kaldırabilirsiniz. Peki ya
acizlik düşüncesi nereden geliyor?
Ölümcül bir hastalığınız olduğuna inanırsanız , bunlar ortaya çıkar,
çünkü bu nosibo etkisidir. Neye inanıyorsanız o olursunuz. Başınız ağrıdığında
ağrı kesici bir ilaç almazsanız bu ağrının geçmeyeceğine inanıyorsunuz. Sonra
gidip bir ağrı kesici ilaç alıyorsunuz. Aslında zihniniz sizi bunu yapmaya
karar verdiğiniz an iyileştirdi. Çünkü buna inanmışsınız. Aslında sizi
iyileştiren ilaç değildi. Gibi….
Sevgi, uyum ,sevmek ve önemsemek
daha önemli, bir toplumda yaşamak daha önemli…. Kontrol genlerde değildir. Çoğu
hastalıkların genlerle bizde tekrarladığına inanılır. Kontrol genlerde
değildir. Kontrol dünyayı algılamamızda, zihnimizde ,bilincimizdedir….
Eski
Hikaye = Siz genlerinizin kurbanısınız.
Yeni
Hikaye = Usta olmak, her şeyin üstesinden gelme potansiyeline sahipsiniz.
Eğer algılarınızı değiştirirseniz ,
inancınızı da değiştirirsiniz. Ki biz genetiğimizin kurbanları değil, bizler
inançlarımızın kurbanıyız. Ve bizler inançlarımızı değiştirebildiğimize göre
artık birer kurban değil, usta olma fırsatına sahibiz.
Kısaca bizi yöneten ,vücudumuzun
çalışmasını ve kendini hastalıklardan savunmasını sağlayan bilincimiz değil
bilinçaltımızdır. Bilinçaltımızdaki
doğru ,olumlu düşünce kalıpları bizi sağlıklı ve mutlu bir insan yapar. Bunun
zıttı ise çabuk hastalanmamızı hatta ölüme kadar götürür.